Her yerde Risale-i Nur’a ekmek ve sudan ziyade ihtiyaç var
(Çok özel bir mektup)
Bir çok Medrese-i Yusufiyelere bu eserlerin girmesine mani olan kimseler, vicdanları varsa bu mektubu okuduktan sonra düşünmeleri gerekir. Bu güzel mektuba geçiyoruz.
BİSMİHİ SUBHANEKE,
Öncelikle, Rahman, Rahim, Kerim, Samed ve Celil olan yüce ALLAH’ın adını zikreder, ulaşamadığım ellerinizden, minnet ve saygıyla öperim. (Medrese-i Yusufiye hizmetlerini birlikte yaptığımız hepimizin namına.)
Efendim, Muhammed AYDIN ve İbrahim DURAN isimli kardeşlerime göndermiş olduğunuz Risale-i Nurlar ulaştı. Çok memnun ve minnettar oldular. Size ve vesile olan kardeşlere çok selâm ve teşekkürlerini iletmemi istediler.
Medrese-i Yusufiye köşenize paylaşmak istediğim bir husus var.
Üstadımız tesbit etmiş ki; hırs sebeb-i hasârettir. Nefsime uyup hırs ve öfke ile bir cinayet işledim. Üstadın tesbiti ile “gençlik hissiyatı” ile hareket ettim. Hissiyatımın ise gözü kör idi, akıbeti göremedi. 23 yaşında cezaevine girdiğimde, Üstad ile tanıştım, işlediğim suçtan dolayı uzun süre aynalara bakamadım. Kendimi uzun süre affedemedim. Sürekli Cehennemlik olduğumu düşündüm, durdum. Ancak Risale-i Nurlar’ı okudukça fikriyatım değişti.
Şöyle ki: İslâmiyetin tebliği aşamasında İslâm kahramanı Halid b. Velid Uhud Savaşı’nda müşriklerin tarafında Müslümanların kanını dökmüştü. Daha sonra Halid b. Velid İslâmla şereflendi, tövbe edip Müslüman oldu. Nice sahabe müşrik iken Müslüman oldu ve yaşarken Cennetle müjdelendi. Kısacası günahkâr insanlar için doğruyu bulup samimiyetle tevhid ve sünnete yapışmakta. Merhameti gazabını geçecek olan Rabbime sığındım ve kendimi affettim. Hatamı kabul ettim ve pişmanlık ile tövbe ettim. Tövbe kapısının kapandığını kim söyleyebilir? Annesinin sillesinden annesinin sinesine sığınan çocuklar gibiyim. 36 sene bilfiil tek odada yatar cezam var. Halktan uzak Hakk’a yakın inziva içinde bir garibim. Küçücük dünyamda imanım sayesinde mutluyum ümit varım. Esaret altında bile iman ne güzel şey!
Ağır müebbet cezam var diye asla ümidimi kesmedim, değerlerimden vazgeçmedim. İçimde ukde kalan şeyler hatırıma gelince gözlerim doluyor, şu dünyada en çok istediğim şey bir evlâdımın olmasıydı. Bir evin içinde onunla oyunlar oynayıp koşturmak için neler vermezdim. Heyhat! Rabbim şimdilik nasip etmedi, belki ahirette nasip olur diyerek kendimi teselli ediyorum.
Dışarıda kardeşlerime şunu söylemek isterdim: Özgürlüğün kıymetini bilsinler. Biz esaret altında bile hayata ve imana dört elle sarılıyoruz. Görene güzel bir ibretiz.
Efendim, tekrar teşekkür ediyoruz. İnşaallah bir gün çıkıp sizi ve kardeşlerimi ziyaret edeceğim. Duâlarımdasınız. Bu kusurlu kardeşinize de çokça duâ ediniz. Selâmlar.
Ahmet Bahtıaçık, T Tipi Kapalı Cezaevi, Bursa
Bizimle irtibat için: (0532) 471 53 52