Adalet fırsatı
Herkesin konuştuğu virüs meselesini yazmak istemiyorum. Bu konuda tıbbî-dinî konuların otoriteleri fikirlerini ortaya, koydular, koymaya devam ediyorlar, bizim de sahamız değil.
Bu yazımızda adalet konusundaki bazı görüş ve düşüncelerimize yer vereceğiz.
“Ey iman edenler, âdil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın.” (Mâide Sûresi, 5/8)
Allah Adîl’dir. Adaleti sonsuz kemâldedir ve onun ötesinde bir şey değil.
“Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar, Allah katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklardır.” (Nesai, Adabu’l-kudat, 1)
Uzun yıllardır Medrese-i Yusufiyelerle irtibatlıyız. Mektuplar gelir, mektuplara cevap veririz.15 Temmuz’dan evvel gelen mektuplarda, neşriyat istekleri, özel bir kısım istekler, koğuşlardaki Risale-i Nur hizmetlerinden bahsedilirdi.
15 Temmuz’dan sonra bir süre çok az mektup geldi. Daha önce bize mektup yazan mahkûmlardan mektup gelmediği gibi, an itibarı ile 15 Temmuz’dan evvel ki mahkûmların yüzde beşi ile irtibatımız var. Yani o gün itibarı ile hizmetlerimize çok büyük darbe vuruldu.
15 Temmuz’dan 5-6 ay sonra, gelen mektupların içeriği farklılaştı. Cezaevinde uygulanan adaletsizliklerden bahseden, koğuşlardaki kapasitenin çok fazla insanın bir arada bulunmasından, insanî ihtiyaçların karşılanmasında bile güçlük çıkarılmasından şikayetler geliyordu. Yayın yasaklarının uygulanışı ise komik ve trajikti. Nerede ise her cezaevine göre farklı uygulama yapılıyordu. Hele anne babası cezaevinde olup cezaevinde kalan çocukların, annelerinin yanında bir nevi cezaya çaptırılan bebeklerin durumu yürek yakıcıydı. Ve daha niceleri…
Yukarıdaki durumdan sonra, Risale-i Nurların ulaştığı kimseler, Nurlardan istifadelerini dile getirip, ruhlarında meydana gelen heyecanı mektuplarına yansıtıyorlardı. Mektupların sonunda da, Risale-i Nur Külliyatı ihtiyaçlarını belirtirtip bizler için çok güzel dualarla mektuplarını bitiriyorlardı.
Bir büyük musibeti insanlık olarak yaşıyoruz. Bu yaşanan musibeti, insanlık ekseriyet olarak kendisi hak etti. Dünyadaki devletler adaletsizlikleri teşvik ettiler, yapılan adaletsizlikleri kendi menfaatleri için görmezlikten geldiler.
İslam Âlemi, Cenab-ı Hakk’ın “Müminler kardeştir” buyruğuna uymadığı için, işte hali.
Ülkemize gelince, maalesef İslam Âleminden farklı değiliz. Cenab-ı Hak musibetleri ekseriyetin hatasından dolayı verir. Bu salgın sebebiyle çıkarılmak istenen İnfaz Yasası bu kardeşliğimize bir basamak olmasını ümit ediyorum. Cenab-ı Hakk’ın şefkat merhametine mazhar olalım. Son bir yılda yaşadıklarımıza bakarsak musibetlerimiz artarak devam ediyor.
Sağlık personeli için akşamları yaptığımız küçük alkışlar bile, inanız heyecan veriyor.
Adalete , muhabbete çok muhtacız.
Son olarak, Bediüzzaman Hazretlerinin şu sözünü, “Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin!. Şûra kuvvet bulsun!” tekrar ediyoruz.